Kayıt yönetimi, bilgi imhası, veri yedekleme ve veri kurtarma konularında uzmanlaşmış kurumsal bilgi yönetimi şirketi Iron Mountain, medya endüstrisinden servis için aldığı sabit disklerin yaklaşık beşte birinin tamamen ölü olduğunu söyledi. Bu da bu sürücülerde bulunan bilgilerin – stüdyo masterları, canlı oturumlar ve aradaki her şey dahil – kayıt şirketi kayıp verileri başka bir depolama sürücüsünde veya ortamında yedeklemediği sürece sonsuza kadar kaybolabileceği anlamına geliyor.
Iron Mountain Media & Archive Services’in Stratejik Girişimler ve Büyüme Küresel Direktörü Robert Koszela’nın Mix’e verdiği demeçte, “Stüdyoya gelen bir projede, yepyeni bir kutuda, ambalajı ve satın aldıkları yerin etiketleri hala içinde olan bir sabit disk görmek çok üzücü,” diyor. “Yanında, içinde güvenlik sürücüsü olan bir çanta var. Her şey düzenli. Ve her ikisi de artık tuğla.”
Sabit diske geçiş nasıl oldu?
Kaset depolamadan sabit disklere geçiş, 2000’li yıllarda 5.1 Surround Sound ve Guitar Hero’nun gelişiyle ciddi bir şekilde başladı. Bu teknolojiler, plak şirketlerinin parçalarını yeniden düzenlemesini gerektirdi. Daha sonra orijinal kayıtları saklamak için kullandıkları kasetlerin bir kısmının bozulmaya başladığını, bazılarının ise çoktan çalınamaz hale geldiğini keşfettiler. Hala iyi görünen bazı kaset kayıtları da vardı, ancak artık bunları çalmak için uyumlu bir donanımları yoktu. Mix, bu nedenle müzik endüstrisinin kaset arşivlerini sabit diskler gibi dijital ortamlara taşımaya odaklandığını söylüyor.
Ancak tıpkı kaset gibi sabit diskler de bozulur ve çoğu ticari disk sadece üç ila beş yıl dayanıyor. Bunlar en uygun koşullarda saklansa bile, arşivsel depolama için tasarlanmış sürücülerin bile eninde sonunda öleceğini görüyoruz. Ne yazık ki, çoğu zaman bir stüdyonun arşivlerini açacağı tek zaman, ticari kullanım için orijinal master’ları aramaya ihtiyaç duyduğu an oluyor. Eğer çok uzun süre beklerlerse, ihtiyaç duydukları sürücüyü kurtarmak için çok geç olabiliyor ve bu da diskin içerdiği tüm bilgilerin kaybıyla sonuçlanabiliyor.
Sırada ne var?
Neyse ki araştırmacılar sürekli olarak sabit disklerden (HDD) ve hatta katı hal (SSD) sürücülerinden (yalnızca sınırlı sayıda okuma ve yazma özelliğine sahip) daha güvenilir olan birçok farklı arşiv depolama ortamı üzerinde çalışıyorlar. Hatta 5.000 yıl dayanabileceğini iddia ettiği arşivsel cam depolama üzerinde çalışan bir startup bile mevcut. Ancak bu ortamlar uygun fiyatlarla piyasaya çıkana kadar veri arşivlerimizin bütünlüğünü sağlamak için yapabileceğimiz tek şey, her üç ila beş yılda bir yedekleme yaparak verileri tamamen yeni ortamlara yeniden yazmaktan ibaret.